ANIMSAMA KÜLTÜRÜ

90’lı yıllarda Almanya’da yabancılara karşı ırkçı cinayetler işlenmeye başlayınca akademik çevrelerde yeni bir kavram dile getirilmeye başlandı: “Anımsama Kültürü” Bununla kastedilen, tarihin bir döneminin ya da kimi tarihi olayların toplumsal bilinçte uyanık tutulması ve şimdinin perspektifiyle yeniden algılamasıydı. Amaç ise Nazi döneminde yapılan soykırımın hem bireyler hem de toplum tarafında unutulmasının önüne geçmek, böylece geçmişte yapılan katliam ve soy kırımların tekrar yapılmasını önlemekti… İşin ilginç yanı bunun devlet eliyle yapılması ve sivil toplum kuruluşlarının ve özel medyanın bu konuda önemli roller üstlenmesiydi.

Nazi döneminde yapılan soykırımın, katliamların, işlenen suçların belgeleri, filmleri, canlı tanıkları televizyon ekranlarını, gazete sayfalarını, kitapları doldurmaya başladı. Bu durum insanlara bıkkınlık verdirecek kadar çok tekrarlandı. Sonuçta ne Alman toplumundaki ırkçılar azaldı ne de ırkçı cinayetlerin önüne geçilebildi. Bu girişimlerden çıkan sonuç şu oldu: Bir halkı/milleti, daha önceki kuşakların işledikleri suçların, yaptıkları kötülüklerin, katliamların resimlerini, belgelerini, sayılarını her gün onların gözüne sokarak, kafasına vurarak, “adam etmek” mümkün değildir.

Türkiye’de son yıllarda gündemde olan, fakat Almanya’dakinin aksine devlet tarafından değil de daha çok sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve demokrat, ilerici insanlar tarafından dile getirilen “Tarihle Yüzleşme” kavramı ve buna ilişkin uygulamalar bana Almanya’da yaşanan yukarıdaki durumu anımsatıyor ve şüpheye düşürüyor.

Osmanlı devrinde ve cumhuriyet döneminde, devletin ya da devletin örgütlediği milislerin, sivillerin yaptığı katliamları, tüm “Türkler”e mal eden, onlara hakaret ederek sunan belgelerin, belgesellerin internet ortamında, görsel medyada sürekli yayınlanması/paylaşılması, AKP’nin on yıldan beri sürdürdüğü dinci-milliyetçi kuşatmasıyla iyice kafası karışmış olan Türkleri adam edebilecek mi acaba? Ben şahsen bundan pek emin değilim.

Bırakın bir halkı, milleti bir tek insanı bile “gerçek”le ya da tarihle yüzleştirmek öyle kolay bir iş değil! Bu konuda yapılan yanlışlar, Almanya’da olduğu gibi pek bir işe yaramadığı gibi tam tersine bir etki de yaratabiliyor.

Mevlüt Asar

About the author

Related