AVRUPA’DA SANAT PAZARI DENEN ŞEY NEDİR?

‚Sanat pazarı‘ derken sade sanatın satıldığı paranın kazanıldığı yeri düşünmeyin. Sanat pazarı, sanatın değer biçildiği yerdir. Sanatçının değeri orada belirlenir ve oradan, o yoldan geçenlere sanatçı denir. Bazen herkesin dediği gibi, „Şansım yaver gitmedi, ne yazık oraya gelemedim“ demek bazen elimizdeki şeydir.

Resim, heykel, müzik, edebiyat her dalda çalışırken profesyönel kurallara dikkat etmek gerekir. Örneğin: Almanya’da sergi açarsanız, sade bu işi meslek edinmiş, müzeler, komunal galeriler(Kunsthalle), sanat dernekler(Kunstverein) ve özel galerilerde çalışmanızı öneririm. Onun dışında açacağınız, banka, otel, doktor muaynehaneleri hatta, Halk Yüksek Okulları ve belediye sarayları sergi yeri değildir. Bu mekanlar size profesyönel çalışan mekanlara girmenizi engeller.

Eğer bir galeriye giderseniz galeri sahibinin size, „Siz geçen aylarda falan yerde sergi açtınız, bizim işimize yaramazsınız“ derse şaşırmayın. Gerçekte bir şehirde sergi açma sıranız bazen 1 ila 8 hatta 10 sene beklemeniz lazım. Bu yanlış değil, çalıştığınız galeri boş durmaz sizin eserlerinizi her fırsatta gösterir ve satışını sağlar. Sizin de serginizi açtığınız her şehirde bir temsilciniz olur.

Profesyönelliğinizi daha ileri götürecek önemli olan başka bir mekan daha vardır ki o da, Resim Fuarlarıdır‘. Fuarlara giden galeriler orada resim satmak için gitmez, sanatçısını tanıtmak için gider. Hatta başka sanatçıları tanımak gelecek senelerde ki çalışmalarını uluslar arası düzeye çıkarmak için fuarları seçer. Tabi eğer bir kaç resim de satarsa sevinir en azından çok masraflı olan bu fuar masraflarını karşılar. Ama satmasa da üzülmez, bu da profesyönel galericiliktir… Bu tür fuar çalışmalarda galeriler bütün mastrafları üstlenir ve ileride beraber çalışacağı sanatçısını belirler.

Bu mekanların çalışma yöntemleri var… Örneğin: müzeler, komunal galeriler (Kunsthalle´ler) de sergi açmak bedeva. Bu resmi kurumlar birde albüm (küçükde olsa) yayınlar, diğer müzelere, kütüphaneler ve hatta bazı okullara da ücretsiz gönderir. Bu kataloklardan sanatçıya telif hakkı olarakda, yüzde 10 sayıda katalog verilir. Bu eğer sanatçı için yeterli değilse, sanatçı sade baskı masraflarını öder ve daha fazla bastırabilir. Bütün masrafları devlet karşılar, sanatçıdan komiysonalmaz. Sanat dernekleri ise çok cüzzi bir satış komisyonu alır. Galerilerin masraflarını karşılamaları için belli bir komisyon almaları gerekir çünkü tamamen masraflardan sorumlu özel kuruluşlardır. Kira, işçi, reklam, fuara gidiyo ise bu masraflarını karşılar, sanatçıdan da ücret almaz. Hatta bazen sanatçının tanınmışlığına göre satış garantisi bile (bu az değildir) verir, satış rizkini üslenir. Tabiki bu riziko karşılığı sizin o şehiri ona ayırmanız normaldir.

Almanya´da profesyönel sergi mekanları 5 yada 7sergi düzenler, sergiler 1 ay devam eder. Bu sergilerden ikisini tolum sergilerine ayırır, yaz ayları sergisi ve sene sonu sergisi. Umumiyetle karma sergilerdir, o da çalıştığı bütün sanatçılarına devamlı akılda kalmaları için zemin hazırlamak içindir. Yaz sergilerinde çoğunluk izinde olduğu için ziyaretçısı az olduğundan bazen bu sergiler 2 yada 3 ay sürer. Sene sonu sergilerinde ise yılbaşı satışları daha çok satılan sergilerdir ve 12. ay bir ay boyu bu sergiye ayrılır.

Almanya´da sanatçıların sosyal durumları göz önüne alınanmış ve sigortalıdır. ‚Künstlersozialkasse diye adlandırılan bu kurum serbest çalışan sanatçı, yazar ve diğer sanatçıların, sağlık sigortası, ve emekliliği ile sorumludur. Serbest çalışan sanatçı ödenecek aydatın yarısını ve aydatın öteki yarısınıda devlet öder. Galeriler ise bu ödemeye satışdan kazandığı meblanın yüzde 5’ini bu kuruma ödemek zorundadır.

Sanatçı eğer organize bir guruba dahilse sendikalıdır ve telif haklarını o kurum takip eder. Telif haklarını Almanya’da bu görevi, „Bildkunst“ üstlenmiştir. Sanatta katma değer vergisi ise yüzde 7 ile belirlenmiş yani yiyecek mahsüllerle eş değerdir. Diğer her kullanım mahsulü için yüzde 19 katma değer vergisi ödersiniz. Kazanç vergisine gelince sanatçıda kazancına göre diğer iş güçünde olduğu gibi vergilendirilir. Sanatçı serbest çalışan olduğu için, işverenin faydalandığı bütün vergi indirimlerinden faydalanır. Masraflarını, vergi denkleştirme formunda göstermek zorundadır.

Profesyönel çalışan bir sanatçının beraber çalıştığı galeriye ve alıcısına karşı başka bir sorumluluğu da sattığı eserin sahtecilerden korumasıdır, o yüzden bir yapıt kataloğu tutması ve bütün eserlerini yapılışı ve senelerine göre numara ile kayıtlara geçirmesidir. Bu tür kayıtlara geçmeyen ve o sanatçıya ait olduğuna dair ispatlanamayan eserler alıçı bulamaz, isbatlamak çalışmaları zor olduğundan çok ucuza alıcı bulur.

Bu eserlerin bir sanat tarihçisi ve kimyasal sanat araştırmaları yapan bir labaratuar tarafından incelendikten sonra sanatçıya ait kataloğa kayıtlarının geçirilmesi gerekir ki bu çok pahalı bir işlemdir. Bu yöntem XX yüzyılın başlarında başlamıştır ve profesyönel çalışan her sanatçımıza konu hakkında biraz düşünmesini öneririm.

Bundan sonra ki yazımda da burada yaşayan ve bizim Türkiye kökenli sanatçı arkadaşlarımızın çalışmalarını yazacağım. Umarım yazdıklarımla onlara da bu yönde yardımcı olacak bir yol göstermiş olurum.

İsmail Çoban

Previous article

KUYU

Next article

LÂL

About the author

Related