DİN DEYİNCE NEYİ TARTIŞIYORUZ!

Ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. Okuyorum, öğreniyor ve ona rağmen sadece bildiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Muharrem Ayı anılır ve bu oruçtan sona bayram yapılmaz. Bu bir Al-Evi geleneğidir. Tarihi M.Ö. binlerce yıla dayanır. O da son zamanlarda ortaya çıkan bazı özentiler gibi „Yas-ı Matem“ değil, „Matem“ veya „Yas „tutmaktır! Yani bu iki kelimeden biri kullanılır. Tıpkı iki defa hayır derseniz, „evet“ olduğu gibi.

İslam inancında da Ramazan orucu tutulur ve sonunda da bayram yapılır bu konuya girmek istemiyorum.

Matem Ayının tarihi M.S.700 yıllarıdır, Kızılbaş geleneğinde ondan öncede Matem/Yas günleri vardı Tengri´ye (Hakk’a )yürüyenler anılırdı. Oruç tutulurdu 7 veya 40. günlerde obalar davet edilir ölenin ruhuna  lokmalar verilirdi. Obalar saygı icabı eğlence, düğün erkan yapılmazdı, yapılsa bile yas içinde olan komşudan helalık/müsade istendikten sonra en az 7. günden sonra yapılırdı. Yani Alevi geleneğinde iftar yoktur..

Gelelim bugünki Matem/ yas anmalarına:

Al-Evi (Kızılbaş) inancına bağlı toplumun, Horasan´da İslam komutanı Yezit´in askerlerine (Muaviye´nin oğlu) yenilmiş, (tahmini M.S. 700-702) Kınık Sultanı “Kabaç Hatun”esir düşümüş ve Şam´a´ götürüldüğü söylenilmektedir. Kabaç Hatun´un eşi, Beydun bey Yezit´in askerlerinin onu öldürüldüğünde oğlu daha çok küçük yaşta olduğu içinde oğlunu temsilen, Kabaç Hatun başa geçmiştir.

Yezit´in  askerlerinin zulümünden kaçan diğer Al-Evi inananların büyük kısmı, Anadolu´ya kaçmış ve çok zorlu bir „Asimilasyon“ devresi yaşamıştır. Ve hatta dışarıya karşı Hristiyanlığı kabullenmiş göründüğü halde töre, gelenek, inançlarına sadık kalmış, gizli gizlide uygulamış ve günümüze kadar da korumuştur.

Alevi Toplumu´nun, Ali, Hasan, Hüseyin sevgisi nereden gelir?

İslamını  Haşimi Ailesinden Hazreti Muhammet´in Peygamber çağırılmasıyla başlar. Uzun mücadelelerden sonra zamanın en büyük ailelesi olan Emevi ailesi İslam´ı sonradan kabul eder.  

Dördüncü Halife Hazrerti Ali´nin katlinden sonra, yıllarında hilafet kavgaları başlar, ona rağmen Muaviye kendini „Halife“ seçtirir ve Hilafet Emevilere geçer. Muaviye’yi takiben tekrar hilafetin Haz. Muhammet´in torunu Hasan´a geçmesinede bu kararın verildiğinde söz birliğini bildiği halde Maviye, kendisini takiben Oğlu Yezid´in hilafetinin önünü açmak için Hasan´ı zehirletir. Muaviye zamanında Arap-islam alemi zamanın en kuvvetli ordusunu kurar ve islamın cihat yoluyla sağlanacağına inanır. Bu karanlık düşünceleri yüzünden her nekadar Muaviye ölene kadar halife olsada bu gün Aleviler onu halife olarak kabul etmez.

Haşimi ailesi artık hilafetin tek adayı Hz. Muhammet´in torunu Hüseyin’e geçtiğini ve Hüseyin´in halife olmasını ortaya sürdüğünde, Muaviye´nin ölümünü takiben Emevi ailesi,  Yezit´in halife olmasını idda eder ve iç savaş başlatır. Bu iç savaşta, 680 de Ekim ayın 10 cu günü Haşimi ailesi, Emevi ailesine yenik düşer ve peygamber Hazreti Muhammet´in torunu Hüseyin ve ailesi Kerbela´da Yezid´in orduları tarafından hünharca katledilir. Bu tarihte Türk, Türkmen, Kürd, Fars ve o coğrafyada yaşayan bütün obalar, beylikler daha İslama inancına geçmemişler ve müslüman değillerdi.

700’lü yılların başında cihat ilan ederek Türklerin yaşadığı şehirlere giren Arap-İslam devleti Yezit idaresindeki, Emevîlerin komutanlarından olan, “Kuteybe bin Müslim“ saldırı düzenlediği yerlerde Müslüman olmayan Türklere karşı oldukça sert mücadelelere girişti. Çok sayıda insanı umumiyetle erkekler öldürüp şehirleri yağmaladıktan sonra elde ettiği ganimetlerle el koyan kumandan Kuteybe bin Müslim, kadın ve çocukları esir alarak Irak’a götürmüşdür. Tarihte de ilk düşen şehir Kınık Obası Sultanı’nın geriye çekilerek sığındığı şehir, Horasan olmuştur. 

Bu esaret onlara, hayli zulüm verdiği için Emevileri sevmemiş ve aynı talihi taşıyan Haşimi ailesinin yanında yeralmak istemiş ve Ehlibeyt olarak onlara biyat etmiştir. Alevilerin  Yas/Materm tutmaları buradan gelir.

Bu zaferi takiben, Ömer bin Abdülaziz’in her tarafta kervansaraylar, hastaneler yapma ve adil bir idare kurma sözleri vererek kaleyi içten zaptetmiştir. Kazandığı şehirleri yağmalamış ganimeti Araplara taşımış, binlerce eli silah, iş tutacak erkeği kılıçtan geçirmiş ve kadınları esretmiş, ganimetler gibi Emevi Saraylarına taşımıştır…

Bu gadarlıktan İslam tarihinde bahsedilmez. Türkler´in nasıl Muslüman olduklarına hakkında da ilahiyatın yayınlarında hiç yazılmaz yani Türkler, kılıç zoruyla Müslüman olmuşlardır. Onun içindir ki, Kürd, Türk ve başka uluslardan İslam öncesi Al Eviliğe/Kızılbaslık´a hala inananlar, asimile olmayanlar bugün gerçeği konuşanlardır. 

Herkesin inancına saygı duyuyorum yalnız İslam’dan önce ve sonra diye ikiye ayırmak ve islam öncesi Al-Evilere, Tengri inancınıda göz önünden atıp onlara dinsiz demek tamamen cahilliktir.

Alevilerin, yanlış anlaşılan Ali´nin evi inancı, İslama geçişlerinden, asimile olmalarından sonra gelişen kültürel bir dayatmadır/yapılanmadır. Alevilerin bu ismi, asimile edilmek için kullanılan bir terimdir. 

Deyişleriyle, anlatıları ve yas tutmaları hep dilden dile günümüze kadar gizli de olsa zaman tarihini simgeleyen bir gerçektir. Alevi toplumu merttir, yiğittir ve hep zayıfın yanında olmayı sevmiş, sömürüye başkaldırmıştır. İşte onun için haksızlığa dayanamaz ve zayıf düşen, Ehlibeyt soyundan gelen, Hazreti Ali, Hasan ve Hüseyin´e sahip çıkması, onları sevmeside bu sebeplerden dir.

Burada bir şeye daha açııklık getirmek istiyorum. Tarihçi değilim ve din bilimciside değilim. Her kim olursa olsun inancına saygı duyarım, onun inancı beni,  benimki de onu ilgilendirmez. Tek arzum, okuyun, öğrenin, bilgi kulak dolgusuyla olmaz, eleştirilerinizde karşınızdakine cevap vermek için kaynakları incelemeniz gerekir. Size biri bir bildiğini anlatmak istiyorsa, binde bilseniz onu saygı ile dinleyin.

Sevgilerimle 

İsmail Çoban

About the author

Related