HÜZÜNLÜ BİR YAŞ GÜNÜ

Almanya’ya ilk geldiğimde yabancılar dairesine kayıt için gittim. Memur adımı soyadımı sorduktan sonra: „Doğum tarihiniz?“ dedi. Yılı söyledim, „günü, ayı?“ diye takrar sordu. „Bir dakika pasaportuma bakayım,“ dedim.

Adam şaşkınlık içinde yüzüme baktı. „Siz doğum günü kutlamaz mısınız?“ dedi. Ben gereksiz soruymuş gibi güldüm:

„Biz on kardeşiz, iki ana, bir nine, bir de baba etti mi 14. Babam yedi kardeştir. Her biri ortalama on nüfus. Birinci dereceden akraba 70 kişi eder. Biz herkesin doğum gününü kutlasak her dört-beş günde bir kutlama yapmamız gerekir. Buna ne zaman ne para yeter,“ dedim. Adamın yüzündeki şaşkınlık kaybolmadı.

Ve ben hiç doğum günü kutlamadım. Ekim ayında Kars’taydım. Duydum ki amcam oğlu Bilgin Feyzioğlu da Kars’a gelmiş. Heyecanla aradım, „yarın görüşelim,“ dedim. „tabii abi, ben seni arayacağım,“ dedi. Aramadı, bir gün daha geçti ben aradım, „gitti,“ dediler. O anda Kars başıma zindan oldu. Bir süre kendime gelemedim, yıllardan sonra yüzünü görecektim. Birbirimizin doğum günlerini keşke bir tutam yemlik, bir deste kuzukulağı ya da bir tatlı sözle kutlayabilseydik bu kadar uzağa düşer miydik? diye düşündüm. Doğum günü kutlamaları ne kadar gerekliymiş…

Hepinizin doğum günü kutlu olsun. Birbirinizden uzağa düşmeyin lütfen. Çok hüzün vericidir…

Sevgili kadir kıymet bilir yazarımız, değerli dostum Orhan Aras bugün benim doğum günümü yazmakla -ne yalan söyleyeyim-beni sevindirdi… İkinci bir sevinçli haber daha verdi: Yayınevi sözleşme göndererek bütün kitaplarını basmaya karar vermiş. Kutluyorum Orhancığım. Benim „sert eleştirilerimi“ bağışlarsın artık. Senin kadar yetenekli bir yazarı „aceleye getirme,“ diye eleştirmeyeceğim de kimi eleştireceğim… Bu akşam yine buluşalım… Demli çayın hazır…

Yücel FEYZİOĞLU..

About the author

Related