TÜRKİYE’DE DÜŞÜNCE ve BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜCADELESİ

Basın yayın özgürlüğü burjuva demokrasilerinin olmazsa olmazıdır. Antidemokratik, otoriter yönetimler onu, doğrudan ya da günümüzde AKP’nin yaptığı gibi -medya organlarını ele geçirerek- dolaylı yollardan askıya almaya, ortadan kaldırmaya çalışırlar.

Türkiye’de düşünce ve basın yayın özgürlüğün elde edilebilmesi için en ağır bedelleri, gerçek sol ve sosyalist düşünceli aydınlar, yazarlar ödemişlerdir. En zor, en baskıcı, en karanlık dönemlerde düşüncelerini yazabilmek, açıklayabilmek için onlarca yıl hapislerde yatmayı, sürgün edilmeyi, öldürülmeyi göze almışlar, iletişim teknolojilerinin çok ilkel olduğu dönemlerde tüm yaratıcı yeteneklerini kullanarak baskıya, zulme, “susturma” girişimlerine direnmişlerdir.
Günümüzde hükümetin tüm medyayı ele geçirdiğinden yakınıp duran muhalefetin ve demokrasiden yana olan basın yayın kuruluşlarının, geçmişten öğrenecekleri çok şey vardır. Sadece, “Markopaşa” örneğini, fenomenini incelemek bile başlı başına bir “ders” olabilir:
“Markopaşa” 1946-1950 arasında Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin’in çıkardığı bir dergi.

Daha çıkar çıkmaz ilk sürprizi bayiler yapıyor, Markopaşa’nın dağıtım ve satışını yapmıyorlar. Yazarlar, dergiyi işporta yöntemiyle kendileri satmak zorunda kalıyorlar. Hemen ardından matbaalar basmak istemiyor. 16’ncı sayıya gelince matbaa bulunamadığı için dergi teksir makinesiyle basılıyor. Buna rağmen, gazetelerin 25 bin sattığı bir ülkede tirajı 60-70 bine kadar çıkıyor. “Markopaşa” kapatılıyor, “Malumpaşa” olarak yeniden çıkıyor. “Markopaşa” mahkemede aklanıyor, bu kez isim hakkı (ajan olduğu sanılan) biri tarafından çalınıyor. Dergi bir kez de “Merhumpaşa” olarak çıkıyor. Sonra ‘paşa’ dizisi yetti artık denip, “Alibaba” oluyor.

Dergi, toplam 7 ad, 8 sahip (15 kez değişerek), 10 yazı işleri müdürü (13 kez değişerek), 9 matbaa (15 kez değişerek), 1’i posta kutusu olmak üzere 10 adres (12 kez değişerek) çıkmış. İlk sayı ile son sayı arasındaki 176 haftanın 99’unda çıkamamış! Hakkında 28 dava açılmış. Sabahattin Ali 11 ay 17 gün, Aziz Nesin 7 ay 18 gün, Mim Uykusuz 3 ay 15 gün, Rıfat Ilgaz 5 yıl 1 ay ceza yemiş. Bu arada Sabahattin Ali de öldürülmüş!
Bütün bunlar olurken, günümüzde AKP tarafından “demokrasi kahramanı” ilan edilen Adnan Menderes, Meclis’te okuduğu hükümet programında, ‘Dışarıdan beslenen mizah dergileriyle uğraşacağız’ diyordu. Ve uğraştı da. Fakat polise, hapishaneye, işkenceye karşı kaleminden başka silahı olmayan bu insanların yürüttüğü mücadelede, gösterdiği dirençte olağanüstü destansı bir yan vardı.” *

Mevlüt Asar..
—————————————————————-
* Kaynak: Türker Alkan, Radikal-30 Haziran 20

About the author

Related